Merhabalar,
Sizinle biraz yeni yeni patlayan, günümüzde artık insanların daha çok benimsemeye başladığı bir akımla ilgili konuşalım istedim. Mantık olarak hepsi aynı aslında, daha sade, daha kolay, daha düzenli bir hayat. Bu akımı hayatına katan herkesin uygulayış şekli kendine göre farklı aslında. Şimdi ben size biraz hem kendimden bahsedeyim, hem de bu akıma nasıl katıldım, neden katıldım ve nasıl uyguluyorum onu anlatayım.
Öncelikle kendimden biraz bahsederek gireyim konuya. 27 yaşındayım, nişanlıyım ve 5 senedir 5 yıldızlı bir zincir bir otelin misafir hizmetlerinde çalışıyorum. Ben bu hayatı sadeleştirme işine ilk önce makyaj malzemeleriyle başladım. Makyaj hastalığım lise döneminde başladı. Makyaj malzemelerim yavaş yavaş çoğaldı. İşe başlayıp, elime nispeten fazla para geçmeye başlayınca da çılgın boyutlara ulaştı. Aldığım bütün ürünler pahalı ürünler değildi, fakat çok ve gereksizdi. Öncelikle uzun zamandır kullanmadığım malzemelerimi ayırıp kaldırdım, her hafta yanıma almak için makyaj çantası oluşturdum. 1 hafta o makyaj malzemelerini kullanacaktım. Hem elimdeki ürünleri eritecek hem de az malzemeyle yetinebiliyor muydum onu görecektim. Bu tekniği birkaç ay sürdürdüm ve bir süre sonra hep aynı makyajı yapsam bile daha güzel tepkiler aldım. Yani kendime uyan makyaj tekniğini bulmuş oldum. Daha sonra ayırdığım malzemeleri kullanmadığımı fark edince, kullanılır durumdakileri dağıtmak üzere ayırdım, kullanılmayacak durumdakileri çöpe gönderdim. Gerçekten çok rahatlamıştım. Aynı metodu giysi, çanta ve ayakkabılarıma da uygulamaya başladım. Uzun süredir kullanılmayan ne varsa güle güle.
Şimdi yavaş yavaş uygulamak istediğim kapsül gardırop diye bir şey var. Yine az olsun öz olsun mantığında, şöyle ki;
Öncelikle kendinize sıkça kullandığınız, birbirleriyle uyumlu 4 veya 5 renk seçiyorsunuz. Renk seçimi hem alışveriş yaparken alacağınız parçaları kolay seçmenizi sağlayacak, hem de birbirleri ile uyumlu oldukları için günlük kombinlerde size zaman kazandıracak.
Seçeceğiniz parçalar çoğunlukla basic parçalar olmalı. Parçaların çok desenli, farklı kumaşlardan ya da farklı tarzlardan olması işinizi zorlaştıracaktır.
Toplam olarak 30 parça ideal olarak görülür. Birbirleri ile uyumlu parçalar seçeceğiniz için, az parça bile olsa size yetecektir. Bu size seyahatlerde de çok yardımcı olacak. İsterseniz bütün dolabınızı yanınızda götürebilirsiniz.
İç çamaşırı, pijama ve spor kıyafetleri buna dahil edilmiyor. Bu tarz kıyafetlerde kişisel tercih olarak ne kadar çoksa o kadar iyi diye düşünüyorum. Sık kullanılıp, anında yıkanma ihtimali olmayan parçalar için sınır koymadım kendime.
Kıyafetleri istediğiniz gibi aksesuarlarla çeşitlendirebilirsiniz. Tarzınıza uygun seçeceğiniz her türlü takı kıyafetinizi başka bir şekle sokacaktır.
Şimdi gelelim ben neler yaptım bu konuda;
Yakın zamanda evlenip kendi evime geçeceğim ve evimde çok fazla alanım olmayacağı için, bir süre önce büyük bir ayıklama yaptım. 1 sene önceydi galiba. Ayakkabı, çanta, kıyafet.. Kullanmadıklarımı ayıklayıp dağıttım ve o zamandan beri aldığım kıyafetleri hep aynı tarz ve renkte seçmeye çalıştım. Ben renklerimi siyah, gri, bordo(veya koyu kırmızı) ve mavi olarak belirledim. Hatta tarzını beğendiğim ve bu renklerde olan parçaların her rengini aldım.
Bu uygulamanın tek dezavantajı var bence, o da hep aynı şeyleri giyiyormuş gibi hissedebilirsiniz bir süre sonra. Ama hem belli bir tarzınızın olması hem de kıyafet aramak için geçirdiğiniz zaman düşünülürse, çok büyük kolaylık ve rahatlık. Sizin için de biraz fikir olabileceğini düşündüğüm birkaç resim ekleyeceğim.
**Resimler Pinterest'ten alınmıştır.
Buraya kadar okuduğunuz için teşekkürler. Görüşmek üzere.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder