7 Ocak 2019 Pazartesi

2018'de ilk defa kamp yaptık. | İğneada


Selam herkese,

Size biraz ilk kamp deneyimimden bahsetmek istiyorum.  Bayram tatilini fırsat bilip uzun zamandır yapmak istediğimiz kampı yapmak için Tekirdağ’a yol aldık.

İlk önce yaptığımız hazırlıkları anlatmak istiyorum. İlk kamp deneyimimiz olduğu niçin biraz acemice bir kamp oldu bizim için ama bir daha ki sefer için çok şey öğrendiğimizi söyleyebilirim.  Uzun süredir kamp yapmak istiyorduk fakat hem zaman bulamıyorduk hem de cesaretimiz yoktu. Kamp yapmaya gitmek için her zaman İğneada’yı düşündük, bizim bu düşüncemizin üzerine arkadaşlarımızın bizden önce oraya kamp yapmaya gitmeleri ve çok beğendiklerini söylemeleri bizi cesaretlendirdi ve hemen kampa gitmeye karar verdik.



Açık havayı seven bir çift olarak, geçen sene arabanın arkasında bulunsun, sahile, ormana, pikniğe gidince kullanırız diye 2 tane kamp sandalyesi almıştık. Sandalyemiz varken bir de katlanır masa alalım hem aynı mantıkla her yerde kullanırız dedik ve ilk işimiz tabi ki Decathlon’a bakmak oldu. Gittiğimizde almak istediğimiz masa zaten belliydi. Sandalyeleri alırken gördüğümüz ama almadığımız, kampa giden herkesin aldığı, meşhur gri katlanır masayı aldık. Evet, fiyatı biraz yüksek fakat gerçekten pratik ve kullanışlı. Neyse, masayı alırken şişme yataklarda kampanya olduğunu gördük ve bu kadar hazırlık yapmışken şişme yatak da alalım dedik. Çift kişilik şişme yatak ve şişirme pompasını aldık.

Yeni bir çadır almadık çünkü eşimin ailesinin küçük bir çadırı vardı, onu kullanırız diye düşündük. İkimizde daha önce çadır kurmadığımız için çadırı önce evin ortasına kurup pratik yaptık. Bu sayede kamp alalına çadırı gittiğimizde çok kolay bir şekilde kurabildik.

Kamp için iğneada longozunu değil daha ilerisindeki Mert gölüne yakın kamp alanına gittik. Yol hemen hemen 3 saat kadar sürdü. Gidiş yolunda köylerin içinden geçip ormanların olduğu bir yola çıkıyorsunuz, gidiş yolu gerçekten çok güzeldi. Kamp alanı çok geniş ve hem ormanın içinde hem denize yakın, herhangi bir giriş ücreti, çadır kurma ücreti vs. yok.  Kamp alanı bayram tatiline denk geldiğimiz için kalabalıktı. Ama biraz ilerleyince nispeten daha sakin ama ıssız olmayan yerler vardı, biz çadırımızı oraya kurduk. Hava sıcak olduğu için ısınmak için ateş yakma ihtiyacı hissetmedik ama ne olur ne olmaz diye daha önceden ateş yakılan bir yere kurduk çadırı.



Çadırı kurduktan sonra etrafı gezmeye başladık. Daha önce de dediğim gibi deniz kenarındaydık fakat denizle aramızda evler olduğu için deniz manzarası yok ve sahili göremiyorsunuz. Denizin olduğunu ilk önce navigasyondan görüp denizi görmeye gidelim diye düşündük. Deniz kenarında manzara muhteşemdi. Denizle birleşen Mert gölünde Kano ve deniz bisikleti sürebiliyorsunuz.

Kampa giderken en çok sorun yaşayacağımızı düşündüğümüz şey sinekler ve böceklerdi. İlk başta sineklerden çok rahatsız olduk ama sonra mangal için ateş yakınca nispeten sinekler azaldı. Ama kampa giderken almanız gereken en önemli şey;  SİNEK İLACI! Ben çok fazla kimyasal kullanmak istemesem de zorunlu olduğunu gördüm. Bir daha ki sefere daha az kimyasal içeren bir çözüm bulmayı düşünüyorum.



Etrafı gezip gördükten sonra yerleşmeye, mangal yapmaya hazırlanmaya giriştik. Masamızı yerleştirdik, biraz zorlansak da mangalımızı yaktık. Tek eksiğimiz yanımıza küçük tüp veya gazlı ocak almamamız. Ama bunu da öğrenmiş olduk.

Mangal yaparken yanımıza çok tatlı 2 tane yavru köpek geldi. Yemeklerimizden onlara da verdik, onlar da bütün gece çadırımızın etrafında gezdiler.



Hava kararmaya başladığında yemeğimizi yemiş, dinlenmeye geçmiştik. Yaz olsa bile ormanda hava akşamları serin oluyor. Akşam serinliğinde mumlarımızı yaktık, içeceklerimi çerezimizi yedik ve gerçekten keyifli bir akşam geçirdik. 



Akşam olunca ormanda olduğumuz için her yer karanlık ve sessiz oluyor. İlk başta insan biraz korkuyor çünkü gecenin karanlığında nerden ne çıkacak bilemiyorsunuz. Saat çok geç olmasa bile erkenden yatıp sabah erken kalkmak için uyumaya karar verdik. Evde bile zor uyuyan biri olarak burada da çok zorlandım. Hem tedirgin olduğum için hem de rahatsız bir yerde olduğum için saat neredeyse 1’de uyuyakaldım. Zaten sabah olduğunda güneş çadıra vurduğunda direkt uyanıyorsunuz. O kadar geç uyumama rağmen açık havadan sanırım çok dinç uyandım.

Benim için tek kampta çözülemeyeceğini düşündüğüm tek sorun tuvaletti. Kamp alanında derme çatma tuvaleti çok kullanmak istemedim ve rahat da kullanamadım. Bu yüzden hem market aramak hem de tuvalet bulmak için biraz merkeze gidelim dedik. Sadece 5 dk. sonra sahilde her türlü marketin olduğu merkeze geldik. Alacaklarımızı alıp tuvaleti bulup geri döndük. Hızlıca kahvaltımızı yapıp, eşyalarımızı toparlayıp Mert gölüne deniz bisikletine binmeye gittik. Deniz bisikleti çok keyifli fakat bir süre sonra yorucu oluyor, sürekli pedal çevirdiğiniz için.



Deniz bisikletinden inip arabamıza binip Dupnisa Mağarasına doğru yol aldık. Mağaraya giderken yine ormanın içinden geçiyorsunuz. Mağara gelmeden sağ tarafta akarsuların içinde oturabildiğiniz gözlemeci/kafe tarzında bir yer vardı. Bir daha o tarafa gidersek mutlaka gideceğimiz bir yer olarak kaydettim.  Dupnisa mağarasını bir sonraki yazımda anlatacağım.

Buraya kadar okuduysanız çok teşekkürler. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bir film İzledim. | Someone Great

Merhaba,  İzlediğim ve beğendiği/beğenmediğim filmleri sizinle paylaşmak istediğim bir seri hazırlamayı düşündüm. Bizim evde her haf...